Banu Pirinçcioğlu
Zerafet
Zerafet yürüdüğümüz yolda bırakmışız.
Zarif kibar insanlardan köy ağası kıvamında insanlara dönüşmüşüz.
Geçmişten günümüze onar yıl koyarak bakarsak eğer gitgide kabalaşan bir insan türü görüyoruz.
Sert geçişleri çok net görüyorum, nedenini anlamıyorum.
Kaba ve terbiyesiz olmak özenilecek birşeymiş gibi her geçen gün bu türe evrilmişiz.
Peki neden?
Yaklaşık 26 sene kadar önce babaannemi doktora götürmüştük.
Muayenenin başından sonuna dek ismiyle hitap etmişti, sonuna hanım ekleyerek.
Teyzecim dememişti.
Anne dememişti.
İsmi neyse öyle hitap etmişti.
26 sene sonra babamı doktora götürdük.
Adamın bir ismi yokmuşçasına hitaplar.
Babacım, amca, bey amca.
Görgüsüz müsünüz yoksa terbiyesiz mi?
Amca, teyze, yenge,abla...
Ne oluyor yani, kendinizi daha mı iyi hissediyorsunuz?
Hizmet verdiğiniz ve üstelik tanımadığımız birisi var karşınızda.
Herhangi bir akrabalık ve yakınlığınız da yok.
Bu ne saygısızlık?
Çalışırken çok karşılaştım ben de. Hiç tanışmadığım insanlar bana "canım" dedi mesela.
Aylarca "siz" den " sen" e geçemeyen bana canım diyen hanımlar.
Özellikle iş hayatında anlam veremediğim hitabetler.
Biraz geçmişe gidelim o zaman.
60 lı yıllarda ilkokulda Adab-ı Muaşeret dersi olduğunu biliyor muydunuz?
Evde öğrenemediyse okulda öğreniyormuş çocuklar. İllaki öğreniliyormuş. Bu nedenle o yılların insanları ister istemez kibar oluyormuş.
İnsanların hal ve hareketlerine yerleşmiş zerafet. Bir nevi doğal gelişim süreci.
Sonra 1968 de, nedense bu ders, ders olmaktan çıkarılıp sosyal bilgiler dersine eklenerek dağıtılmış.
Yine 1985 yılında vatandaşlık bilgisi adı altında işlenmiş.
80 li yıllarda okulda İngilizce dersinde Starting Out kitabındaki Arthur ve Mary ikilisinin fotoroman tadındaki hikayesini okuduk.
Bize İngilizceyi öğretirken aynı zamanda kibarlığı da öğreten bir hikayesi vardı.
Arthur'un Mary'nin sandalyesini çekmesi, arabanın kapısını açması gibi minik detaylar.
Haliyle bizler de böyle davranan erkeklerin olmasına alıştık.
Ve biz son nesildik. Zerafetten payını alan, zarif zamanları doya doya yaşayan son nesil.
Çatal bıçak kullanmanın asalet sayıldığı zamanlara geldik şimdi.
Misafirden misafire bıçaklarını kullananlar var, sanki bıçak kullanmak misafire gösterişmiş gibi.
Beş karış sakalla dolaşmanın havalı göründüğünü zanneden beylerin zamanı.
Salaş giyinmenin maharet olduğu, kibarlığın neredeyse ayıplandığı zamanlar. Şık giyimin komik karşılandığı bir dönem.
Ne kadar saygısız, kılıksız olursanız o kadar makbulsünüz.
Ergenlerin, kız erkek fark etmeksizin iki lafından birinin küfür olduğunun, lan, ulan kelimelerini isimden çok kullandıklarını duyuyor musunuz?
Öyle zamanlardayız işte. Zerafetle yaşayıp büyümüş bir nesilseniz eğer, şaşırmanız normal. Garip karşılamanız son derece doğal.
Ablacım, yengecim, amca, dayı diye hitap edenlere delirmeyin.
Bence bunlar iyi günlerimiz.
Çok yakında bir zamanda "alo, birader sana diyorum" diye hitap edenleri göreceğiz.
Ve zerafeti tozlu kitaplarda bırakmış olacağız.