Cennet; Tanrının yarattığı varlıkları sınavdan geçirip, boyutlara gönderdiği yerdir.

Tanrı, atalarımıza yasak ağaca yaklaşmayın emrini verir. Emre uymayıp, cennet in onlarca güzellikleri varken yasak ağaca yönelirler. Bu insanın aç gözlü oluşunun ispatıdır. Meyveleri kopardıkları andan itibaren şeytanın boyutuna düşerler. Bu boyut naletlenmişler boyutudur. yani şeytanın yeridir. Atalarımız cennette iken mavi ışıklı çok güzel varlıklar imiş. Kendilerini etten kemikten görünce çok şaşırırlar. Tanrıya yakarırlar. Tanrı onlara şöyle seslenir ; insan " burada artık adem ile Havva yok onlara insan sıfatı verilir. Tamahkar, nankörler oysa ki ben sizleri yarattıklarımın bazılarından üstün yarattım. Sizler naletlenmisler, boyutunu seçtiniz... 

Artık, yanlızsınız. tanrı burada bizleri terk ettiğini açıkça belirtiyor. Ve şöyle der sefillerin sefili cahiller. Soyunuzdan gelecekler al aşağı doğacak tır. Bizler gerçektende al aşağı doğuyoruz. soyunuzdan , sadece düşünenler ışığı mavi olanlar kurtuluşa erecektir.

Işığı karanlık olanların, düşünmeyenlerin üzerine pislik yagacaktır. vay onların haline. burada mavi ve siyah enerjiyi anlatıyor. Yani bizlere düşünmenin tek kurtuluş olduğunu bildiriyor.düşünce özgürlüğümüz insanlık tarihi nden bu yana şeytanlaşmış çoğunluk tarafından sürekli yasaklanmıştır. Oysa tanrının emridir. Dünya mavi enerjili insanlar sadece %5 olduğunu, nasa uzayda insanların yaydığı bu enerjileri yeni keşfetmiştir. Naletlenmiş bu boyutta yanlız değiliz. Bizler gibi göremediğimiz, varlıklar da var. İlk dürtümüz kıskançlık, Habil in kabili öldürmesi. Var olduğumuzdan bu yana kaç kez helak edildigimiz kutsal kitaplarda, bizlere bildirilmiştir. İflah olmuyoruz. Kendimize ve dünyaya sürekli zarar veren varlıklarız. Keşke mavi enerjimizi kullana bilsek.savaşlar , açlık, çocuk istismarları, hayvan katliyamları vb. daha nice kötülükler olmazdı. Keşf ettiğimiz teknolojileri bile öldürmek için kullanıyoruz...