Dün sosyal medya hesabından bir öz çekim fotoğrafı paylaştım. 

Medya Ege İmtiyaz Sahibi Arif Çayan, Saç Profesörü Harun Cici ve ben.

Sokakta ve kaldırım üstünde çekilen bir fotoğraf. 

Görmeyen sosyal medya hesabımdan bakabilir. 

Gördükten sonra da okumaya devam edebilir, fark etmez.  Beklerim.

İşte o fotoğrafı gören bir arkadaşım telefonla aradı. Fotoğrafla ilgili sorusu da, sosyal mesafe sıfır, maske yok, ne bu hal demek oldu.

Haklı da.

Ama bizim fotoğraflık maskemiz yoktu.

Fotoğraflık maske nedir diye sorarsanız onu da yazımı soğutmadan anlatayım.

Çok bilgiç insanlar, oturuyorlar yuvarlak, dört köşe, dikdörtgen, üçgen, kare masaların etrafında, sohbet ediyorlar, toplantı yapıyorlar, hesap işi, kitap işi, kafa patlatıyorlar.

O kadar yoğunluğun içinde birisinin aklına fotoğraf çekmek geliyor.

Günün anlamına istinaden.

Alıyor eline cep telefonunu, sesleniyor masadaki maskesizlere,  ‘Fotoğraf çekeceğim herkes maskesini taksın’

Maskeler takılıyor, fotoğraf çekiliyor, sosyal mesaj, sosyal medya üzerinden veriliyor.

Sosyal düşünürken, bireysel olarak da paçayı kurtardıklarını sanıyorlar.

Sizce kimi kandırıyorlar?

Fotoğraftan sosyal mesajı alanları mı, kendilerini mi?

Sizce kimin hasta olma ihtimali yüksek?

Cep telefonundan fotoğraf bakanların mı, fotoğraf çektirmek için maske takanların mı?

Bunları duyduğumda zaten bizim öz çekimin ne kadar riskli olduğunu düşünmekten vazgeçtim.

Elimizde fotoğraflık maske olsaydı, emin olun sosyal mesaj vermek için de olsa takmazdık.

Çünkü biz, kendimizi kandıracak kadar bile zeki değiliz!