Gelen Ağam Giden Paşam

Bu sabah da dün gibi güneşi karşıma aldım yürüyorum. Güneş, dağın üstünden tüm şehri selamlayalı on dakika olmuş.
Bende akşam bitmemiş, ağır ağır sürüyor.

Taze havayı içime çekiyorum. Korkuları, endişeleri geceye bırakan güneş umudu, başlangıcı, sevgiyi almış sırtlamış. Nefes alınca hepsini duyumsamak ne şahane.

Bir sabır geldi üstüme. Kızdıklarıma kızmıyorum. Kızmama çabası gösterdiğim zamanki halime de  kızmıyorum. Öyle kendiliğinden oluyor kendiliğinden su akıp yolunu buluyor ya öyle oldu. Bu hal ne iyiymiş. 

Olanı biteni veya olmayanı tevekkül ile karşılama hali bir hoşluk ve bir boşluk yaratınca tüy gibi hafiflemek ne şahane.

Gelene hoşgeldin gidene güle güle hali de fena değil.  Şu an duygulardan seç seç al . Duygulardan gitmek isteyenleride tutmuyorum, ne isterlerse yapabilirler ne isterlerse seçebilirler.  Sevgi mi gelmek istiyor yoksa huzur mu gelmek istiyor yoksa mutluluk mu hay hay başımın üstünde yerleri var deyin ve kabul edin. Peki ya diğerlerini, hani adını bile anmaya gerek olmayanları ne yapmalı? Göndermeli. Evet göndermeli. Gönderin gitsin.

Öğreniyoruz işte. Yaşımız kaç olursa olsun öğrenmeye devam ediyoruz. Hayatımıza yeni gelenleri. Hoşluk, iyilik getirenleri yeniden keşfediyoruz. Keşfetmeler hiç bitmesin.  Ama fenaları ne yapıyoruz. Gönderiyoruz.

Her yeni günün sabahında doğan güneş gibi yeniden yeniden parlamak ve ışık saçmak olsun işimiz. Aydınlatıp ısıtalım. Yeni keşiflere açalım gönlümüzü, dünyamızı. Kızdıramasın hiç birşey  artık. Kızdıranları güneşimiz aydınlatsın. Her yer aydınlansın. Gelene ağam gidene paşam deyin gitsin....

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum