Banu Pirinçcioğlu
GERÇEĞİN PEŞİNDE KOŞMAK
Dev felaketi yaşadık. Yıkılan ,balçığa batan evler, biten hayatlar.
Bir çok kişinin hayatı sonsuza dek değişti. Bir daha hiçbirşey eskisi gibi olmayacak.
Ders alıp almadığımız tartışılır.
Ancak aklı başında mantıklı insan sayısının azlığı tartışılmaz.
Okudukça, öğrendikçe aklıma mukayyet olamıyorum.
Hasarlı binada oturacağım diye tutturanlar mı ararsın, yıkılmaya beş kala binaya hasarsız diyen yetkililer mi.
Yazık günah bize.
Bizzat yaşadım. Çevre şehircilik bakanlığından gelip binalara baktılar. Hasarlı, az hasarlı, hasarsız diye rapor tuttular. Neyle derseniz, gözle.
Gözlem yaptılar. Sordum gelen yetkiliye. Binanın taşını, direğini, demirini sağlam veya değil, nasıl anlıyorsunuz bakarak?
Biz sadece dışardan gözlem yapıyoruz, raporu yazıyoruz valiliğe gönderiyoruz, 15 gün içinde valilikten karar çıkıyor dedi yetkili.
15 gün uzun bir süre. Bir günde verilmesi gereken boşaltma kararını beklemek için çok uzun bir süre. Malesef sistem böyle...
Alsancak'ın göbeğindeki Emirdağ apartmanı mesela. Arkadaşım oturuyor. Artık oturamıyor tabii.
Eve bomba düşmüş gibi. Resimlere bakın. Böyle bir eviniz varsa eğer, apartmanın sahibi, yöneticisi iseniz ilk yapacağınız şey analiz yaptırmak olmaz mı?
Bu apartmanın yetkilileri buna gerek duymamış. Gözle teşhis koymuşlar. Kolon kiriş sağlam, sorun yok oturun buyurmuşlar.
Cehalet mi desem, deli cesareti mi desem bilemedim.
Boğazı ağrıyınca evinde bulduğu antibiyotiği yutan milletiz biz. Gözle teşhise alışkınız.
Ama bu kadar hayati bir mesele bu kadar hafife alınır mı?
Analizi yapılır binanın, rakamlar hesaplar konuşur. Belki de gerçekten yıkılmayacak kadar sağlamdır. Ama bunu ölçüp biçmeden, bilirkişiden raporu almadan bilmek mümkün mü?
Hayret içindeyim. Sırf düzeni bozulmasın , sırf başına iş açılmasın diye susup oturanlara alışkınım sanmıştım. Değilmişim.
Boş ve gereksiz konuşan bir o kadar da insan var ortalıkta. Çektikleri fotoğraflarla oynayanlar, yalan yanlış bilgileri sosyal medyada yayanlar.
Tamamen yalan bilgileri ses kayıtlarıyla yaymaya çalışanlar. "Arkadaşlar" diye başlayan ses kayıtları. "Ben Ayşenur'un annesi Leyla, güvenilir bir kaynaktan aldığım duyuma göre " diye başlayan, miş muş ile biten çıkış noktası belirsiz yalan bilgiler. Ayşenur'un annesi ise bilgi doğrudur zannedip sağa sola yayanlar. Telefonum sağdan soldan gönderilmiş ses kayıtlarıyla dolu.
Elinize ne geçiyor çok merak ediyorum.
Gerçeğin peşinde koşacağınız yerde saçmalığın peşinde dolanıyorsunuz.
İzmir'deki denetim şirketlerinden biriyle konuştum uzun uzun. Kendi oturduğum bina için konuşurken bir çok yeni şey öğrendim.
Neye nasıl bakılması gerektiğini dinledim. Hangi çatlak tehlikeli, hangisi önemsiz öğrendim. Neye nasıl bakılması gerektiğini bir bilenden duymak istedim.
Aslında doğru şekide bakılmadan, yanlış hesaplarla hasarlı ve oturulamaz raporu verilen binalar olduğunu öğrendim.
Öğrendiklerimden şunu anladım, işini bilerek yapan çok az insan var. Güvenebileceğimiz çok az meslek sahibi var.
Güveneceğiniz birilerini bulun. Sorun soruşturun. Tehlikeli gördüğünüz yerlerin analiz raporlarını isteyin. Vermek zorundalar.
Ama siz susup oturursanız ve herşeye gözünüz kapalı inanırsanız olmaz.
Her zaman söylediğim gibi, biraz zahmet olacak ama yerinizden kalkacaksınız.
Hakkınızın peşinde koşacaksınız.
Artık hak hukuku geçtik çoktan. Hayatınızın peşinde koşacaksınız.