Pınar Yeşiltay Sevim
GÜVENLİ BAĞLAN-AMA-MANIN İP UÇLARI
Bağlanma Kuramının kurucusu John Bowlby yaklaşık 65 yıl önce Dünya Sağlık Örgütü Ruh sağlığı komisyonu raporunda bebek ve küçük çocukların ruh sağlığı için en elzem olan şeyin; anne ya da bakım veren kişi ile her ikisinin de keyif aldığı sıcak, yakın ve sürekli bir ilişki olduğunu belirtmiştir. Yani bir çocuğun yaşama tutunma gücünün olması ve ruhen sağlıklı kabul edilip ileride ilişkilerini problemsiz sürdürebilmesi için gereken şey daha doğduğu anda başlayan “güvenli bağlanma” gerçeğidir.
Çocuk ile bakım veren/anne arasındaki bu karşılıklı ve duygusal ittifak çocuğun genel anlamda tüm hayatına sirayet edecek ve yaşamını sürdürürken içinde bulunacağı ruh halinin belirleyicisi olacaktır. Şahsen annenin kutsal sayılmasının nedeninin aslen bu bağ olduğu kanısındayım. Doğum anı ile başlayan güvenli bağlanma 2-4 yaşlarındaki güvenli ayrılma süreci ile desteklenebilirse çocuğun bireyselleşmesi ve sağlam bir karakter oluşturması söz konusu olabilir.
Çocukların kendilerini tehlikelerden koruyabilmeleri, kendi savunma mekanızlamalarını kazanmaları, sorunlar karşısında pes etmeden mücadele edecek gücü kendilerinde bulmaları, kaygıyı yönetebilmelerini ve çabuk eğilmemelerini sağlayan ana unsurun “güvenli bağlanma” olduğu bilim camiası tarafından kabul edilmiş bir gerçektir.
Okul öncesi dönem dediğimiz 0-6 yaş aralığında oluşan karakterin gelişim sürecinde de yine olmazsa olmaz role sahiptir.
Bu kadar anlam yüklediğimiz ve olmazsa olmaz kabul ettiğimiz güvenli bağlanmada elbetteki ilk tercihimiz çocuğun annesi ile bağlanma sürecini yaşaması olacaktır ancak istisnai durumlarda (annenin yaşamının sona ermesi, annenin çocuğu ile bağ kuracak kadar sağlıklı olmaması ya da annenin zorunlu olarak çocuktan uzak kalması gibi durumlarda) çocuğa birincil bakım veren kişinin çocukla sağlıklı ilişki kırması, gereksinim duyacağı her an yanına ulaşabilecek kadar yakınında bulunması, beslenme, temizlik gibi hususları aksatmaması ve elbette ki göz teması ve sevgi akışını yansıtabilmesi beklenir. Böylece anne yokluğunun çocuk tarafından daha az hissedilmesi ve daha az travmatik olması beklenir.
Anneye (bir ebeveyne, oyuncağa ya da nesneye) bağımlılık; yalnız kalamama, odasında uyuyamama, sahiplenici ve kontrolcü tavırlar, acı çekmekten özellikle kaçınıcı davranışlar, terk edilme korkusu, robot gibi kontrollü tepkiler gösterme, her türlü bağımlılık belirtileri, pozitif yerine sürekli negatife odaklanmayı güdüsel olarak tercih etme gibi belirtiler gösteren çocuk ya da yetişkinlerde ilk akla gelen “güvenli bağlanma’nın” gerçekleşememiş olma ihtimalidir. Çünkü güvenli bağ kuramayan çocuklar ileride daha bağımlı ve kendilerine olan güvenlerini gösteremeyen bireyler olarak karşımıza çıkarlar ve ilk oluşturmaları gereken bağın sekteye uğramış olması dolayısı ile güvensizdirler.
Güvensiz bağlanma dediğimiz bağlanma da kendi içinde farklı isimlerle anılır ve farklı sebeplerden beslenir. Bağlanma Türlerine kısaca bakacak olursak:
Güvenli Bağlanma: Beklediğimiz en sağlıklı bağlanma türüdür. Çocuk bağlandığı kişi-anneden ayrıldığında huzursuzluk gösterir ve o kişi yanına geldiğinde neşelenir. Anne yanından ayrıldığında huzursuz olmasına rağmen bir süre sonra döneceğine dair güveni tamdır ve beklenti içinde annesinin dönüşüne odaklanır. Korkup endişelendiğinde annesinin kendisine güven vereceğini bilmenin huzurunu yaşar ve ilerleyen hayatında ve ilişkilerinde daha güvenli, daha az agresif ve depresif, daha empatik ve duyarlı olurlar.
Kaçıngan Bağlanma: Bakım veren (anne) tarafından istismar ve ihmal edilmiş grubu oluşturur. İhtiyaçları göz ardı edildiği için ileride yardım isteme gibi davranışlardan kaçındığı gözlemlenir.
Kaygılı - Kararsız Bağlanma: Bu bağlanma türünün en temel göstergesi bağlandıkları kişinin (anne) yanlarından uzaklaştığında yaşadıkları yoğun stresi ve anne geri döndüğünde hala sakinleşememe ve krizi devam ettirme davranışlarıdır. Bu çocuklar gelecek yaşamlarında başkalarına aşırı bağımlı olurlar ve hem ilişki geliştirmek ister hem de ilişkiye direnç gösterirler.
Karşı gelme davranışları, Davranım bozuklukları, Travma sonrası stres bozukluğu, kaygı bozuklukları yaşayan çocuklarda da bağlanma sorunlarının görülebildiği tespit edilmiştir.
Eğer çevrenizde yeni doğum yapmış ya da yapacak birileri varsa ona yapabileceğiniz en büyük iyilik çocuğu ile bol bol sağlıklı ve huzurlu vakit geçirmesine imkan sunmak olacaktır. Ev daha sonra toplanabilir ya da misafir ağırlanmasa da önemli değildir. Bu süreçteki en ama en önemi şey annenin huzurla ve sevgi ile bebeğine sarılabilmesi ve anı keyifle geçirerek evladı ile o sevgi akışını hissedebilmesi olacaktır.
Sağlıklı ve güvenli bağlanan nesiller yetiştirebilmek ümidi ile.
Pınar Yeşiltay Sevim
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.