Aysel Ateş Abdullazade
İlişkinizi ve partnerinizi kutsallaştırmayın
İnsanlar için normal olan çok şey var. Sevmek gibi, evlenmek gibi, birlikte yaşamak ve ayrılmak gibi. Evet, doğru duydunuz. Ayrılık da çok normal bir eylemdir. Tıpkı evlenmeye karar verdiğimiz gibi ayrılmaya da karar verebiliyoruz ve bu gayet, normal, insani bir haktır.
Normal olmayan şeylerden biri de kutsamaktır bazı şeyleri. Karşımızdakini kutsallaştırmak. Zirvelere yükseltip sonra küçük bir hüsranda hemen yere devirmek. Onunla beraber kendimizin de devrilmesi. Oysa hayatta herşeye normal baksaydık daha sakin, daha güzel hayatımız olurdu.
Ayrılık tabiki bir kayıptır, bitiştir, bu yüzden yasını da tutmak çok doğaldır. Giden veya terkedilen taraf farketmeksizin her ayrılığın bir yası mutlaka vardır. Bir süre bu yası tutmak, yas sendromunu yaşamak lazım. Fakat sadece bir süre. Kendinize gelene ve kayıpların etkisi azalana kadar. Sonrasında hayat yine normale, kendi haline dönmeli.
Bir ilişkinin sonunda karşılaştığımız duygusal olarak sarsıcı kayıp duygusu, çoğu zaman partnerimizle bir bağ yaratmamızın sonucudur. Bir kişinin başka bir kişiye geliştirdiği bu hayali bağ, güvenlik duygusunu da beraberinde getiriyor. Bu bağ, bir çiftin yalnız olmadıklarını hissetmelerine yardımcı olurken, duygusal yakınlığı da arttırıyor. Dolayısıyla, ayrılık yaşandığında, gerçekten kaybettiğimiz şey, bir zamanlar partnerimizle hissettiğimiz bu sağduyulu güven duygusu oluyor.
Ayrılıklardan sonra yıkıcı olan ve acı veren asıl şeyin kendimiz için ne olduğunu anlamak önemli. Acı veren terk edilmek, aldatılmak, önemsenmediğini düşünmek olabilir. Burada içimizdeki acımasız ses devreye giriyor, kendimizi acımasız biçimde eleştirebiliyoruz. Sevdiğimiz kişiyle olan bağın kopuşu güven duygumuzu da zedeleyebiliyor. Tüm bunların hafiflemesi için önce kendimizi hatırlamalı ve kendimize dönmeliyiz.
Birçok insan ilişki içinde partneriyle bir bütünmüş gibi hareket ediyor, düşünüyor ve duygularını yaşıyor. Ayrılık sonrasında ise bir bütün bozulmuş, diğer parçası uzaklaşmış hissiyle kalabiliyor. Ayrılık sonrası duygularımızı takip etmeli ve en önce kendi başımıza bir birey olarak var olduğumuzu hatırlamalıyız. İlişkinin sona ermesi ile kimliğimizi kaybetmiyoruz.
İşte tam buradan bahsetmek istemiştim. Bu, bir nevi kutsallaştırmadır. Partnerinizi kutsallaştırmak, o olmadan yaşayamam duygusunu hissetmek, onsuz olmaz cümlesine tabi olmak sizin çöküşünüzün asıl sebebidir. İnsanlar birleşebildiği gibi ayrılabilmeyi de normal kavradığı zaman yaşadıklarının değerini daha iyi anlayacaktır.
Güzel anıları katlayıp valize koymak o kadar da acı olmamalı. Bunu bir kez yaşamış iseniz yine ve defalarca yaşayabilirsiniz demektir. Herkes kendi başına yaşamayı öğrenmeli, kimse kimse için kutsal olmamalı. Ayrılık zamanı hoşçakal diyebilmek, elveda söylemek yaşanan anılara olan saygıdır. Yeni hayatın kapısı her zaman açılabilir, yeter ki o kapıyı çalmak isteyip, içeri girmek arzusunu kaybetmeyelim. Her gidiş yeni birinin gelişidir.