İNCİR ÇEKİRDEĞİ

Bak gökyüzüne, bu gün bulutlu, yarında böyle olacak zannetme. Hem bulutlar güneşin önüne geçti diye güneş yeryüzüne küsmez ki. Ben de sana küsmedim derken hafiften yarayı kanattım. O üstü kurumuş yaraların üzeri açılınca ağrıyor da, kanıyor da, ağlatıyor da. Keşke yaramızda kalsaydı yine kursağımızda kaldı aşk. Ondandır içim bir Yıldız Tilbe şarkısı kadar acı ve hüzünlü. Ceviz kabuğunu doldurmayacak bir sebep seni ellere beni Kaf Dağının zirvesine gönderdi. İçimde biriktirdiğim soğuk sularım var sana, son model derin dondurucularda. Yüreğime ütü basıyorum seni soğutmak için içimdeki fırınlarda. Seni daha nasıl seveyim, mutfakları bile kullandım yaptığım edebiyatlarda. Dumanı tütmeyen bir baca gibiyim, tüm mikropları içime çekiyorum ölmek için. Yazacak hiçbir şey bulamadım. Hadi o zaman uzun uzun susalım. Zaten kimsede dinlemiyor.

5ecbbf3bae298b5d5f4718bc.jpg

İçimde o kadar çok acıyorum ki, ben bile bazen kendime acıyorum. Zamanında sesimi o kadar çok kıstım ki şimdi içimdeki çığlıklar kalbimin kulaklarımı sağır edecek gürültüde. Arada kısılmış vaziyette titreyen sesim, akordu bozuk, frekansları karıştırıp arada doğru notayı yakalayan radyo gibi cızır cızır. Bir zamanlar ben sana dağdım, taştım. Göl deniz okyanus, belki de dünyalar kadardım, hatta kâinat kadar vardım ama sende İncir Çekirdeği kadar olamamışım ve bunun için kurak denizlere kürek sallamışım, boş yere kulaç atmışım tuzlu sulara.

Susturun bakalım daha ne kadar susturacaksınız yüreğimi bağırırken yüreksiz insanların gam tellerine. Daha kaç tane ben feda edeceksiniz menfaatlerinize. Daha kaç tane...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.