Banu Pirinçcioğlu
İnsanlar değişir!
Insanlar değişmesin isteriz, hep aynı kalsınlar.
Işimize geldiği gibi ama. Bazen de huyunu suyunu sevemediysek, istediğimiz yönde değişsinler isteriz.
Biz hep birşeyler isteriz. Olanla, gelenle yetinemeyiz bir türlü. Başta seviyor gibi yaptığımız herşeyi değiştirmek için zaman kollarız.
Işimize geliyorsa değişsinler, gelmiyorsa hep öyle kalsınlar.
Çekemeyiz biz.
İlerleyen insanları sevmeyiz. Başarıdan başarıya koşmasın, koşarken düşsün isteriz, düşünce seviniriz. Alkışlamayı sevmeyiz. Açık etmesek de, düşene içten ve yürekten seviniriz. Düşenin bize faydası nerdedir peki? Tahammülsüzlüğün sınırları nerede başlar ve biter?
Biri bir zamanlar cahil cühela ise hep öyle kalsın isteriz. Öyle veya böyle yüksek yerlere gelmesine şans deriz, talih deriz, yöntemini ayıplarız. Sanki bizi ilgilendirirmiş gibi.
Biz hep kusur ararız, herkeste ve herşeyde. Huzur kaçırmaya, bahaneler bulmaya bayılırız. Yargıç sanıp kendimizi, yargılarız, durmadan da kalem kırarız.
Zaman geçer, insan değişir.
Zevkler de aynı kalmaz, dün beğendiğini bugün beğenmeye kim zorlayabilir seni? Bir zamanlar sevmediğini bugün çok seversen neden tuhaf karşılanırsın?
Neden sonsuza dek birbirini sevmeye yemin eder insanlar? Bunun yemini nasıl edilebilir ki? Kim duygularını yönetebilir ve böyle bir söz verebilir?
Değişiriz ve değişmek zorundayız. Değişen herşeyi anlamalı ve kabul etmeliyiz. Değişene kızmak ve nefret etmek yerine, anlamak ve saygı duymayı öğrenmeliyiz biraz.
Ve kendi değişimimizi fark ettiğimiz anda, direnmek ve sorgulamak yerine kabullenmeliyiz.
Çünkü insanlar değişir.