Kasım ayı bitti. Yani sonbahar bitti. Kış aylarına giriyoruz. İki üç gün, o da sürekli olmayan şekilde bir yağmur yağdı sadece.

Sonuç, barajlar boşaldı.

Önce İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlık İZSU’nun Genel Müdürü acil su tasarrufu çağrısı yaptı, ardından İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, barajın dibine, dibinde az su kaldığı için tam ortasına gitti ve İzmirlilere ‘Su tasarrufu’ çağrısı yaptı.

Barajda kalan suyla, yağmayan yağmurla, günlük ne kadar su gittiğiyle ve İzmir’in kaç günlük suyu kaldığıyla.

Bundan sonra hiç yağmur yağmasa 320 günlük suyumuz var. 

Yani bir yıl bile yetmeyecek. 

Yağmur yağar mı derseniz, orasını kesin olarak Allah bilir.

Ama Eylül, Ekim ve Kasım aylarında neredeyse hiç yağmadığını hepimiz biliyoruz.

Barajların su dolması, öyle anlık, şiddetli yağmurlarda olmuyor maalesef.

Barajlar, şiddeti hafif ama uzun soluklu, yani saatlerce, günlerce süren yağmurlarda doluyor.

Kısa süreli, şiddetli yağışların çoğunluğu derelere ve denizlere gidiyor.

Bize su olarak geri dönemiyor.

Pandemi sürecinde en çok ihtiyaç duyduğumuz şey temizlik iken, temizliğin temel maddesi de su iken, suyu tasarruflu kullanmak zorunda olduğumuzu üzerine basa basa anlatmak gerekiyor.

Salgının olduğu bir dönemde,  susuz kalmak,  salgının daha da büyük boyutlara ulaşmasının nedeni olacağı kesin.

Kış aylarında şehrin yöneticileri su tasarrufu uyarısında bulunuyorsa, bunun nedeni de kış aylarında susuz kalacağımızdan değil, kışın düşünemediğimiz, hoyratça kullandığımız suyun yaz aylarındaki yokluk etkisindendir.

Aralık, Ocak, Şubat ve Mart’ın yarısı.

Ya yeterince ve gerektiği gibi yağmur yağar ve barajlarımız dolar, ya da Haziran, Temmuz, Ağustos aylarında ‘Susuz Yaz’ filminin mağduru İzmirliler olarak, sağlığımız büyük bir tehlike altında kalır.

Tehlikenin farkına varın, tasarruflu su kullanın!