Günler öncesinden tartışarak geldik 1 Mart gününe. 

Lokantalar ne olacak, kafeteryalar ne olacak, orası ne olacak, burası ne olacak, bu yaşam şekli ne olacak, şu yaşam şekli ne olacak, bu yaşa ne olacak, o yaş ne yapacak, okullara kim girecek, kimler nerede ne yapabilecek!

O kadar büyük baskı kurulduk ki toplum olarak ülkeyi yönetenler üzerinde, şunun sesli olarak söylendiğini de duymaya başladık: 

“Ölen ölsün kalan sağlarla yaşayalım”

Psikolojik, biyolojik, hukuksal, evrensel, felsefi, bilimsel ve tıbbi olarak kürsüye çıktığımızda, önümüze bir masa, bir mikrofon konulduğunda hepimizin aslanlar gibi insan hakları, insanın yaşama hakkı, insanca yaşama hakkı, sağlık hakkı, barınma,  geçinme ve yeme hakkının savunuruz.

Ama işin içine para girince, insanlığımızı unutup, ekonomik değer kaybetmek, o değeri kaybetmemek için insancıl düşünme potansiyelimizi de kaybetmeye başlıyoruz nedense.

Bir kediye, bir köpeğe, bir kuşa yaşama hakkını verebilmek için elimizden geleni en insani duygularımızı öne çıkararak gösteriyoruz da, konu bizim gibi insanlar olunca ve oraya da para girince maalesef pek gaddarlaşıyoruz söylemlerimizde, eylemlerimizde.

Ülkeyi yönetenler, toplumun taleplerini dinledi günlerce, üzerinde durulan noktaları inceledi günlerce ve 1 Mart günü Türkiye’de ‘Kontrollü Normalleşme’ planını bularak açıkladı.

Maviler, sarılar, turuncular ve kırmızılara ayrıldı şehirler.

Bilmece ve bulmaca gibi oldu güzelim ülkemiz virüs yüzünden.

Yüksek riskli İzmir’de yaşayanlar daha az kısıtlama olan orta riskli Manisa’ya giderek gününü gün etmeye çalıştı.

Çok yüksek riskli kırmızı olan illerde yaşayanlar, mavilerin olduğu yerlere doğru tatiller düşünmeye başladı.

Yani Türkiye, kırmızıdan turuncuya, turuncudan sarıya, sarıdan da maviye doğru bir göçebe yaşam düşüncesine girmeye başladı.

Bu sıcakların iyice kendini belli etmesiyle de daha da çok artacak.

Geçici göçebe düşüncesin ve sonuçları bir kenara dursun asıl sonucu gören kaç kişiyiz?

1 Mart günü yapılan istatistiklerde Türkiye’de tespit edilen vaka sayısı 9 bin 981!

Kontrollü normalleşmeli ilk gün 2 Mart günün sonunda çıkan istatistiklerde Türkiye’de tespit edilen vak sayısı 11 bin 837!

Yani Kontrollü Normalleşmenin gün ki istatistiki faturası,  vaka sayısında 2 bin artış!

Birileri istediği kadar, ekonomiden, ekonomik dengelerden, paradan, gelirden, giderken konuşup gelecek kaygısı taşısın.

Asıl kaygının ne olduğunu, bu virüse kendisi veya bir yakını yakalandığında, hastane odasında ve kapısında tek başına beklediğinde, içeriye yanına kimse alınmadığında, dışarılarda dua edip durduğunda, ‘Yaşasın bugün de ölmedim, ölmedi’ diye sevindiğinde anlar.

Bütün dünyada yaşanan bu sağlık savaşı, göze görünen para ile gözle görünmeyen virüsün arasında.

Kaybeden ise sadece İNSAN!