Remziye Taş
MAKYAJIN TARiHÇESi
Tüm okuyucularıma merhaba.
Bu hafta, geçmişten günümüze kadar makyajın tarihçesini sizlerle paylaşacağım.
Beni çok şaşırtan ve büyüleyen makyajın tarihçesini gelin birlikte inceleyelim.
Yüzyıllar öncesinde de şuanki zamanda da güzellik için herşeyi yapmışız. Makyaj zaman içerisinde kadının imzası haline gelmiş ve yüzyıllar önce ölümü göze alan kadınlar olmuş.
Makyaj, çeşitli malzemelerle cildi daha canlı gösterme, kusurları kapatma sanatıdır.
Bir çoğumuz günümüzün 15-20 dakikasını makyaja ayırıyoruz. Peki geçen yüzyıllarda nasıl makyaj yapılmış, neler kullanılmış?
Orta Doğu ve Akdeniz medeniyetlerinde gözlerin vurgulanması önem kazanmıştır.
Mısırlılarda göz makyajı için, bakırtaşı, bakırın yeşil maden filizi, kurşunun koyu gri, koyu maden filizi dövülüp ezildikten sonra, bir kutuda kullanılırmış. Kırmızı toprak boyası ile yanaklar ve dudaklar boyanırdı.
İngilizler diğer ülkelerden daha uzun süre solukluğu ve doğallığı savunmuşlardır. Makyaj yapmamışlardır. Tercihleri doğallıktan yana olmuştur.
Orta çağ kadınları; kaş ,şakaklar, boyunlarındaki tüyleri almışlardır.
İngiltere’de kozmetik kullanımı,beyaz teni güzelliğin simgesi haline getiren Kraliçe Elizabeth’in tahta çıkışıyla başladı. Beyaz pudra vazgeçilmez bir hale geldi. Beyaz pudraya parfüm ilave edilmiş nişasta veya su mermerinden, beyaz kurşundan yapılırdı. Beyaz kurşunun toksit etkileri çok fazlaydı. Allık olarak kırmızı toprak boyası kullanılırdı. Dudaklar için su mermerinden yada Paris alçısından yapılan tebeşirle boyanırdı. Beyaz ten çok moda olduğundan, bu devrin asilleri güneşten korunmak için yumurtanın beyazını ince bir tabaka halinde sürerlerdi.
2. Charles dönemine kadar makyaj aynı kalmıştır. Bu devirdeki asil bayanlar, aktiristlerin abartılmış sahne makyajını, günlük hayatlarında taklit etmişlerdi. Devrin normal makyajında, pudra ile beyazlatılmış yüz, İspanyol deri allığıyla renklendirilmiş yanaklar vardı. Bu deri parçası kırmızıydı ve yanağa sürülünce renk verirdi. Deri yıldız ve ay şeklinde kesilip, ciltteki lekelerin üzerine yapıştırılırdı.
18.yy da porselen bebeğe benzer kadınlar görüyoruz. Pudralarmış bukleler, hafif pembe ciltleri vardı. Yüzü beyazlaşmak için, beyaz kurşun kullanılırdı. Beyaz kurşun başağrısı, kabızlık, başdönmesi hatta körlüğe sebep oluyordu. Bu yüzden pek az kadın 30 yaşına kadar güzelliklerini koruyabiliyordu. Bir diğer ölüme sebep veren allıktı. Beyaz kurşunla yapılan lai, sebze allığı, boyaya batırılmış bir bez parçası olan peçete ölüme sebep olabiliyordu. Bu dönemin bir diğer modası da şıklığın zirvesi kabul edilen fare derisinden yapılan kaşlardı.
18.yy da güzellik reçetelerinde kurbağa kanı, keçi peyniri ve sülük gibi bileşenlerdi.
19.yy da bayanlar büyük bir değişimle sosyal hayata son derece hoş olarak girmişlerdir. Zararlı kozmetik ürünler yerine tahıllar, çiçek sebze yağları almıştır. Allıkta, kırmızı sandal ağacı,talkla karıştırılmış safran ve Kızıl ağaçtan yapılırdı.
19.yy ortalarında ideal güzellik Gül goncası dudaklar, gamzeli yanaklar, küçük düzgün dudaklarla doğal ve masum güzellikti. Tavşan ayağı yada deve tüyünden fırçalar yapılırdı. Dudak kremi ihtiyaç duyulduğunda kullanılırdı. Yüzyılın sonlarında yanaklarda allık, gözlerde sürme, kirpikler hindistan cevizi yağıyla kalınlaştırılmış maskara kullanılırdı. Bir kez daha koyu allık ve beyaz pudra moda oldu.
Edward döneminin sonunda yüz özellikleri, mantar rengi pudra ile gölgeleyerek, çene açık açık tuğla rengi ile ortaya çıkarılmıştır. Yanaklar mercan rengi allıkla hafifçe renklendirilmiş, göz ve burun kenarları kırmızı, yeşil ve leylak rengi beneklerle vurgulanmıştır.
1. Dünya savaşıyla makyaj yaygın bir hale gelmiştir. Bunun sebebi kadınların hürriyetlerini kazanmaları ve sınıf farkının ortadan kalkmasıydı.
1920 ler de canlı dudak renkleri, kaş kalemi ve ruj kullanılmıştır. Çok ince alınmış kaş yerine, kalemle yay biçiminde çizilmiş kaşlar vardı. Göz makyajı genelde akşam yapılırdı.
1930 larda kozmetik endüstri haline geldi. Daha çok renk kullanılmaya başlandı. Takma kirpik takıldı. Artık yeni bir imaj aramaya çıkılmıştır bu dönemlerde.
Makyaj koyulaştı,ruj ve oje popüler hale geldi.
1950 lerde sarı ve pembe karıştırılarak yeni bir ton pudra piyasaya sürüldü. Amaç kadınların aynı tip görünümden çıkıp kendi ten renklerine uygun güzelliği ortaya çıkarmaktı. Bu devirde yurt dışına, sahil kentlerine seyehat imkanı olduğundan, bronzlaşmış ten popüler hale geldi. Dikkat dudaklara çekip, göz üstünü vurgulanmış, göz kenarları çekilmiş abartılı siyah çizgiler çizilmişti.
Tiyatro kozmetik modasını etkilemeye devam etti. 1960 başlarında İngiliz kadınları, seyrettikleri Avrupa filmlerinin makyajını taklit edip, ağır siyah göz makyajı yaptılar.
O günlerden bugüne kozmetik hergün gelişti ve çeşit kazandı. Artık tek görünümden kurtulan kadın, hergün hürriyetiyle kendi imzasını taşıyor.
Yani sevgili dostlar makyaj kadının hayatında hep vardı ve var olmayada devam edecek.
Sağlığınızı bozmadan güzel kalabilmeniz dileğimle iyi Pazarlar diliyorum.
Sevgiyle kalın.