Banu Pirinçcioğlu

Banu Pirinçcioğlu

MASALLAR

Masallarda mutlaka bir peri, prens,prenses, kedi, köpek hatta bazen kümes hayvanları da vardır.

Ben küçükken Ayşegül kitap serisi vardı. Orda Ayşegül’ün bir kedisi vardı mesela benim bütün çocukluğum o kediyi aramakla geçti.

Her seride Ayşegül’ün bir de köpeği olurdu. Bazen uzun kulaklı bazen de benekli bir köpek. At, eşek, kuzu. Hepsini sevgiyle anlatan , sevmeyi öğreten hikayeler.

Içinde hayvan geçmeyen masal kitabı bilmem ben.

Bu kitaplarla büyüdüm, okuduğum kitaplardaki bütün kedi ve köpekler benim olsun istedim çocukluğum boyunca.

Neyse ki hayvanın her türlüsünü çok seven bir ailem vardı, şanslıydım ben. Okuduğu masallarda bana hayvanı sevdirip gerçeğini görünce tekme atan bir anne babam olmadı.

Sorumluluk alacak yaşa geldiğimde söz verdiği gibi köpeğimi alıp getirdi babam.

Bizim hayvan sevgimiz masallardan ibaret değildi.

Şimdiki masallar da farklı değil. Daha dijital belki, daha soğuk. Ama yine de içinde kedisi köpeği eksik olmaz.

Küçük kızına sokakta gördüğü köpeği gösterip bak hav hav deyip, yaklaşınca hoşt demek hangi masalda var? Yavru kediye pist deyip su döken anne baba masalı hangisi? Ben öyle bir masal bilmiyorum.

Bazılarının hayvan sevgisi masallardan ibaret. Kimisine göre en güzel hayvan çizgi filmlerdeki gerçek olmayan hayvan. Resimdeki havhav cici, sokaktaki pis. Neden peki? Gördüğünde tekme atacağın kedinin masalını da okuma o zaman.  Hatta bence kedi görüp tekme atıyorsan çocuk da doğurma zaten.

Hayvan sevgisi evde başlar. Hayvan nefreti de öyle.

Hayvana nefret bazen de şiddeti getirir. Hayvana şiddetin bir sonrası insana şiddettir. Önce kediye işkence etmekle başlar, sonra insan gelir.

Sonunda hepsini siz öğretirsiniz. Sevgiyi de şiddeti de sizden görüp öğrenir.

Hayvan sevginiz masallardan ibaret olmasın.

Önceki ve Sonraki Yazılar