Banu Pirinçcioğlu
"Para denizi"
Futbol endüstrisini düşünüyorum, gözlerim kapalı.
Hayal ediyorum havada uçuşan milyon dolarları.
Büyük iş adamlarını düşünüyorum, tek kalemde milyon dolar bağışlayan eli açık parası bol beyefendileri.
Hiç eli titremeden yazdıkları kocaman meblağ çekleri.
Büyük para.
Peki delimiyim? Neden düşünüyorum şimdi futbol endüstrisine akan milyon dolarları ben? Bir de üşenmeyip araştırıyorum. 200 milyar dolar bir pazar olduğunu öğrenip dudağımı uçuklatıyorum. Sektörün büyüklüğü karşısında saygıyla eğiliyorum elbette.
Benim derdim zaten sektörle değil.
Ben başka birşeyi düşünüyorum.
Açlığı düşünüyorum mesela. Bir lokma ekmeğin ve dahası bir damla suyun peşinde kupkuru ölen insanları düşünüyorum.
Futbol kulüplerine milyon dolarları düğünde para takarcasına savuran işadamları belki gazete okumuyordur. Belki haber izlemiyordur.
Belki sadece gazetede spor köşesini okuyordur. Veya bütün sayfaları okuyordur ama umursamıyordur.
Dünyanın o köşesinde bu kenarında bir damla suya muhtaç derisi çıkmış kemiği kalmış insan yerine futbolu önemsiyordur.
Futbola milyar dolarlar akarken bu kadar açlığın olması benim gücüme gidiyor. Herhangi bir endüstrinin insan hayatından daha değerli olması kalbimi acıtıyor. Detaylarla ilgilenmiyorum, sonuç beni ilgilendiriyor. Hibe etmekte sakınca görülmeyen bu kadar para varken bu kadar sefalet olması.
Beş bin dolarlık çantanın tek rengiyle yetinmeyip her rengini alan kadına da duygum aynı. Akşam yemeğinde herkese hava atmak, bir can kurtarmaktan daha kıymetli.
Herhangi bir canın, insan hayvan farketmez, nefes almaya devam etmesi sizin elinizde iken, bir logoya parayı düşünmeden vermeniz…
Sırf havanız batmasın diye geri kalan herşeyi görmezden gelmeniz… Bunları düşünüyorum ben.
Daha iyi bir hayat mümkün evet. Daha iyisi elinizde, elimizde. Daha az açlık, daha çok kurtarılmış hayat çok da uzak değil.
“Bunun sonu yok , nereye kadar yetebilirim” yalanıyla uyutmayın kendinizi.
Beş bin dolara kaç hayat kurtulur inanamazsınız.