Ali EYCE
Selam veremeyenden Başkan da olmaz!
Yerel seçimler yaklaşırken, her parti il ve ilçe bazlı başkan adayı yoklaması yapmaya başladı.
Yoklamayı nasıl yaptığını yokladığımda üç kriter tespit ettim.
Birey, ün ve para.
Birey olarak, başkan adayının ne kadar iyi tanıdığının yoklaması yapılıyor. Bu yoklamada, başkan adayı olacak bireyin kimler tarafından sevildiği, kimler tarafından tanındığı ve varsa olumsuzluk özellikleri araştırılıyor. Abudik gubidik işlerle uğraşıp uğraşmadığı, yasal dışı işlerle adının anılmadığı, ahlak zaafiyetinin olup olmadığı gibi.
Ün olarak, başkan adayının varsa ününün nereden geldiği yoklaması yapılıyor. Edebi ve ilmi geçmişinin nereden geldiği, soyunun sopunun nereye dayandığı, yakın ailesinde olumsuzluk ünlenmenin olup, olmadığı, ününün toplum tarafından sevilip, sevilmediği, ününü toplum tarafındandan hak edilmiş bir ün olarak görülüp, görülmediği gibi.
Para olarak, başkan adayının ekonomik gücünün olup olmadığı yoklaması yapıyılor. Yapılacak yerel seçimde, seçim giderlerinin kendi bütçesinden ne kadar destek olacağı, ekonomik gücüyle kendisine ne gibi seçim imkanları yaratabileceği, ekonomik gücünü kullanarak nerelerde, nasıl imkanlara ulaşabileceği gibi.
Bu bütün siyasi partilerin, kazanma güdüsüyle girdiği yerel seçimlerde, seçimi kazanmasa da iyi bir seçim atmosferi yaşamak için geçirmek için düşündüğü temel kriteler.
Bunlara, teşkilat içi ve dışı kişisel makam hırsları katmak ayrı bir durum.
Ancak benim bir siyasi partim olsaydı, ben o siyasi partinin genel başkanı olsaydım, seçimlerde başkan adayı olacak kişeleri başka türlü tespit ederdim.
Ben adayım diyen kişiyi, çaktırmadan bir hafta gözetim altında tutardım. Ailesine, yakın çevresine, iş ve sosyal çevresinde nasıl bir iletişim içinde olduğuna baktırırdım.
Mesela, evinden çıktığında komşusuna günaydın deyip, demediğine, geçtiği sokak veya caddeki esnafa selam verip, hayırlı işler deyip, demediğine, işine gittiğinde orada çalışan ve çalıştırdığı insanların ona nasıl yaklaştığına bakardım.
Hiç tanımadığı, az tanıdığı veya çok tanıdığı, domates aldığı manavda, ekmek aldığı fırında, tıraş olduğu berberde, elbise aldığı konfeksiyoncu da, paça ölçüsü verdiği terzi de, et aldığı kasapta, çay içtiği kahvede, kaç dakika, saat kalıp, sohbet ettiğine bakardım.
Birey olmuş, ünü olmuş, parası olmuş hepsi bana göre, az veya çok herkeste olabilecek kriterler.
Bana göre, selam veremeyenden başkan da olmaz.
İnsana Dair :
'Bizi bilmeyen ne bilsin, bilenlere selam olsun. '
Yunus Emre
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.