Banu Pirinçcioğlu
TEMİZLİK ANLAYIŞIMIZ
Sabunlar sabun olalı bizim ülkemizde bu kadar takdir görmemişti.
Genel olarak banyoda süs olarak durmaya alışkın olan sabunlar, pandemiyle birlikte hızla tükenmeye başladı.
Ölüm korkusu elleri kazırcasına yıkattı halkıma. Düşün ki, elini yıkamazsan ölme riskin var.
Genel olarak temizlik anlayışı evin girişinde ayakkabı çıkarmaktan ibaret bir milletiz biz. Buna göre hepimizin çok temiz olması beklenir. Öyle değil.
Çok da irdelemeye gerek yok, toplumun yarısından fazlasının ter koktuğunu düşünürsek temizlik anlayışımız görülebilir.
Temizlik imandan gelir diye bir laf vardır, o da doğru anlaşılmamış.
Bizim imanımıza göre, temiz olmamız gerekiyor lakin değiliz.
Yani pandemi de olmasaydı sabunlar raftan kıpırdamayacaktı.
O da geçince sabunlara da veda edeceğiz.
Kendi kirimizi, temizlik anlayışımızı sokaklara da yansıtıyoruz.
Sokaklarımız pis ve hep pis olacak. Çünkü sabun kullanmayı bilmeyen halkın sokakları bunlar.
Yere tükürenler, elindeki yağlı, sümüklü peçeteyi utanmazca yere atanlar hep bizde. Kusarcasına yere tükürenler bizde.
Birinci kordonun canı çıkarılan çimleri kendine gelmiş. Üstünde insan pisliği olmayınca normal bir yeşilliğe kavuşmuş.
Çiğdem kabukları, bira şişeleri sigara izmaritleri yokken çimenlerin yeşili bile canlanmış.
Bizim sitenin de çimenleri çok güzel aslında. Ancak maalesef burada da görgüsüzler yaşıyor.
Çimenlerde gördüklerim arasında, maskeler, mendiller, sigara izmaritleri, plastik şişeler, çeşitli meyve kabukları var. Doğadayız nasılsa doğaya döner bir faydam dokunsun deyip, yediği meyvenin çöpünü öylece bırakmış yere. Görüntünün çirkinliğini anlatmam mümkün değil. Kaç kere kafama sigara izmariti atıldı üst katlardan sayamam. Kedilere sardalya atan gördüm. Bizim asansöre pet bardak ve şişe bırakanlar oldu. Cam kırıkları haftalarca yerde kalıyor, enteresan. Kimseyi rahatsız etmiyor görüntü. Ki cam kırığı bu, yaz günü terlikle dolaşan küçük çocuğunun ayağına batsa?
Bir de köpeklerinin kakasını toplamayanlar var. Ben poşetim olmadan asla çıkmazken, milletin umursamazlığının pisliğini çekiyorum. Ben köpeğimin kakasını yağmur çamur demeden toplarken, toplamayanın ayakkabıma yapışan kakasını temizlemekle uğraşıyorum.
Ayıptır, burası dağın başı değildir, biraz insaf.
Küçücük köpeğiyle dolaşan hanımefendi, gözümün içine baka baka pisliği toplamadan yürüyor.
Kibarca, poşetiniz yoksa verebilirim diyorum. Yok, sağolun zaten kimse almıyor ben de almıyorum diyor.
İşte medeniyetimizi özetleyen cevap.
Herkes ne yapıyorsa onu yapma kafası.
Size uygun gelen örnekleri seçip uygulayın madem.
Herkes kırmızı ışıkta geçiyor, sen de geç.
Herkes hırsızlık yapıyor, sen de yap.
Herkes kendini denize atıyor, sen de at.
Herkes kendinden sorumludur. Sizi kimsenin görüp takdir etmesi veya eleştirmesi gerekmez illa ki.
Birisinden korkunuzdan değil, doğru olduğu için yapın birşeyi.
Birey olarak biz düzeleceğiz ki, dünya düzelsin.
Bizim sitede bir ara kedilere yemek verenlerle site yönetimi savaşı vardı.
Yere mama koymayın diyorlardı. Küçük kaplara koydular, ona da itiraz geldi. Doğal olarak yemeği verenler yerlere koydular. Yönetim hiç üşenmedi, özel güvenlik koydu mama verilen yerlere. Gönüllüler kuru mamayı koydu, arkadan görevli süpürüp çöpe attı. Temizliğe hijyene verilen aynı özenin, bileklerime kadar bulaşan kakalara da gösterilmesini isterim ben. Yerdeki sonsuz çöplere. Balkonundan izmarit atana, arabasının küllüğünü yere boşaltana, katı atık kutusuna ağzını bağlamadan çöp atana. İşte o zaman hijyene olan arzuya inanabilirim. Gerisi biraz inat biraz hayvan düşmanlığı gibi oluyor çünkü.
Aynı görevliler yere çöpü atanın başında beklesin zebani gibi. Ceza kessin.
Kameralar heryerde çekim yapıyor nasılsa. Dizi izler gibi izlemek yerine, ortalığı kirletenler tespit edilip ceza kesilsin.
Dedim ya, herkes kendinden sorumludur.
Kimseyi ilgilendirmez ne kadar temiz olduğunuz. Siz temiz olursanız, geçtiğiniz yol da temiz olur, yaşadığınız yer de.
Takdir için değil, kendiniz için temiz olun ki dünya da temizlenip güzelleşsin.