Ali EYCE
ÜNİVERSİTELERDE BU GÜNLERİ DE GÖRDÜK!
Üniversite sınavlarının sonuçları açıklandığı günden itibaren dikkatimi çeken ne sınav sonuçları, ne de sınav sorularının zorlukları oldu.
Arabada radyoyu açıyorum, arka arkaya, sıralı şekilde üniversite reklamlarını duydum.
Televizyondaki reklamlar ayrı.
Özel üniversiteler öğrencilerin dikkatini çekmek, onları tercihleri arasına girebilmek için öyle reklamlar yapıyor ki, ‘Bize gelen iyi öğrenir’, ‘Biz de okumak bir ayrıcalık’, ‘Bizden mezun olan iş bulur’ türünde bir sürü üniversite reklamı.
Bizim dönemimizde, üniversitenin adını sınavlar bittiğinde öğrenirdik, o da tercih yapmak için gönderilen kitapçıklardan.
Adını yeni duyduğumuz üniversitelerin sesi soluğu çıkmaz, reklam yapmaz, yerini bile bilemezdik.
Aynı şehirdeki üniversiteye gitsek bile kimse bizi kapıda karşılamaz, bölümlerle ilgili tanıtım olup, tercihini bizden yana kullan diyen hiç olmazdı.
Üniversite var okumak istersen, puanın var yeterli olursa mantığı vardı.
Şimdi basına düşen haberlerde bile devlet üniversitelerin bile aday öğrencilere üniversite tanıtım günleri düzenlediğini görünce çok şaşırdım.
Haklılar, öğrenciler artık çantada keklik değil.
Özel üniversitelerin öğrencileri ikna etmek için yaptığı tanıtım karşısında, okulun boş kalmaması, fakültelerinin tercih edilmesi için devlet üniversiteleri de tanıtım yapmak, öğrencilere neden tercih edilmesini gerektiğini göstermek zorunluluğu için de kaldı.
Rekabet her anlamda iyi ise, her anlamda kötü ise, üniversitelerin eğitim üzerinden reklam yapması ve rekabet yapması da hem iyi, hem kötü.
İyi olanı eğitimin kalitesini attırmak için bir neden.
Kötü olması, eğitim bahane, para şahane mantığını gütme dürtüsü içinde olabilmeleri.
Ortaokulla okuduğumuzda matematik öğretmenimiz, dersi dinlemediğinizde bir uyarı da bulunurdu, “Kızım, oğlum bu dersi anlamazsanız, bugün 100 binler, yarın siz üniversite kapısına dayandığınızda milyonlar içinde yarışacaksınız ve bu soruları cevapladığınızda yarışı kazanacaksınız.”
O zamanlar, bu zamanlar.
Ama her zaman söylediğim gibi yine söylüyorum.
Açın üniversitelerin kapılarını.
Sınav yapmayın!
Bırakın insanlar istediği bölümü okumaya gelsin.
Ama çıkışı zorlayın, üniversiteden mezun olmak güç olsun. Bilgi isteyen, bilmek isteyen, öğrenmek isteyen, kendini o işi yapacak kadar yetiştirebilenleri mezun edin.
Hem herkes üniversiteli olur, hem de üniversite bitirenin dışarıda bir ederi, bir kalitesi, bir etkinliği olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.