Fidayda Kılıçkıran
VATAN SİZE MİNNETTAR
Mustafa Kemal Atatürk’ün ileri görüşlülük vasfını bilmeyen duymayan yoktur.
Yüzyıllar boyunca dünyayı dize getirmiş bir imparatorluğun; bilimden,fenden uzaklaşarak, dünyanın aydınlanma süreçlerinin ardında kalması sonucunda, önce “hasta adam” daha sonra da mirası pay edilecek “ölü” adam olarak kabul edildiği gerçeğini kimse göremezken,o deha bunu öğrencilik yıllarında görmüş iş başa düşerse neler yapacağını daha doğru planlayabilmek için ,kitaplara bilime sarılmıştı.
Can çekişen bir imparatorluktan ,yeni bir Türk Devleti’nin ortaya çıkartılmasını, kuşkusuz ki onun gibi bir lideri Tanrının bize lütfetmiş olması haricinde , O'nun Kararlılığı, Gerçekçiliği, İdealistliği, Liderliği ve en önemlisi de İleri Görüşlülüğü'ne borçluyuz.
Mustafa Kemal Atatürk'ün Milli Mücadele, Kurtuluş Savaşı sırasında yaşanan olayları keskin dehasıyla tahlil ederek, ileride olacakları görebilmesi ve ona göre stratejiler belirleyen askeri dehası,bağımsız yeni bir Türk Devleti’nin kurulmasında en büyük katkıyı sağlayan özelliğidir.
Mustafa Kemal Atatürk bu özelliğini askeri ve politik safhada mükemmel bir şekilde uygulayarak Türk halkının gönlündeki yerini sonsuzlaştırmıştır.
O şüphesiz büyük bir askeri deha , muhteşem bir devlet adamı ve tüm dünyanın kabul ettiği en büyük devrimcilerden biriydi.
Çocukken bize öğretilen bir çok devrimini ,inkilabını düşüncesini Çocukluk yıllarının tecrübesi ve zekası yetmediğinden anlamadan okuyup geçmişim çoğu zaman.
Bir çoğumuz gibi.
Zaman zaman yaşadıkça ve başıma geldikçe bir çok cümlesi dank etti kafamda.
Doğduğum günden itibaren belkide son Kemalist eğitim dönemine denk gelmem ve Kemalist bir ailede derin Kemalist bir eğitimle büyümüş olmama rağmen ; anlayamadığım o kadar çok söz oluyordu ki...
(Mesela ilkokulda öğretmenler odası kapısında ”İzindeyiz” yazardı ve ben izne çıktıklarında astıkları bir uyarı levhasını orada unuttuklarını sanırdım. Doğu Perinçek’i bir yer ismi sanıyor olduğum yıllardı. Muhtemelen bunları sandığım yaşlarda; gece odamdan banyoya tuvalete kalktığımda, banyo ile odam arasında,koridorda beni bir canavarın yemediğine şükür ettiğim yıllardı...)
Ey Mustafa Kemal paşa!!
ruhun şad olsun dedirtti bana yaşadıkça başımıza gelen bir çok olay...
Yaşanan yakın siyasi tarih bana cümle cümle kelime kelime öğrencilik yıllarımızda okuyup hatta ezberleyip ödev olarak geçtiğimiz Gençliğe Hitabeyi daha iyi anlattı mesela...
Bu aralarda da en çok ; “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz” sözü gitmiyor zihnimden bir türlü.
Daha önceki bir yazımda da değindiğim gibi; belkide farkları sadece hipokrat yeminine bağlı olmayışlarıdır.
Bizim hekimlerimizin her zaman ki ve özellikle bu Pandemide de dünyaya söz ettiren başarıları...
Bizim Hekimlerimiz hipokratın yanı sıra bizim kendine özgü aile kültürümüzle harmanlandıkları için diye düşünüyorum bazen...
Eminim çoğu herzaman din dil ırk ayırtetmeksizin ellerinden geleni yaparlar ama mesaisi biten bir yabancı hekimi hala mesaide tutmak çok zordur kanımca.
Türk hekimleri orada yatan hastayı kendi babası, kendi ağabeyi ,kendi dedesi gibi gördüğünden kendi aile kültürünü anımsadığından mesaisi biteli 24 saat olsa da hastaların başından gitmeyen hekimler tanıyorum. Ve size de bazılarını tanıtmak istiyorum...
KADAVRADAN İLK RAHİM NAKLİ
Prof.Dr. Ömer Özkan, Türkiye'nin ilk tam yüz naklini, ilk çift kol naklini ve dünyada kadavradan ilk rahim naklini gerçekleştirdi. Özkan, 2002 PSEF Plastic Surgery Educational Foundation Scientific Essay Contest Junior Basic Science Ödülü'nü ve 2007 yılında da Akdeniz Üniversitesi Teşvik Ödülü'nü aldı.
BEYİN HÜCRELERİNİN ÖLÜMÜNÜ ENGELLEDİ
Dr. Murat Digiçaylıoğlu, beyin kanaması geçiren bir kişinin beyin hücrelerinin ölmesini önleyen bir tedavi yöntemi buldu. Buluşu Amerikan Naturel Dergisi'nde yayımlandı.
KALP KRİZİNİ HABER VEREN ÇİP GELİŞTİRDİ
Robot ile gerçekleştirdiği kalp ameliyatları sonrası dünyada "Altın Neşter" lakabıyla anılan Prof. Dr. Tayfun Aybek, kalp krizini önceden haber veren elektronik çip geliştirdi. Dünyada "Dahi Türk" olarak tanınan ve Yale Üniversitesi'nde, Beyin Cerrahisi Damar Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı ve Beyin Genetiği Programı Direktörü, Türk Amerikan Tıp Birliği Başkanı Prof. Dr. Murat Günel, dünyanın en saygın bilim dergilerinden kabul edilen Science tarafından 2010 yılının en büyük 10 buluşunu yapanlar arasında gösterildi.
Özlem Türeci, 20 yıldan fazla bir süredir kanser araştırmaları yapıyor. Araştırmalarının odak noktası, hematolojik olmayan kanserler için immünoterapötik ilaç hedeflerinin tanımlanması ve antikor geliştirmenin yanı sıra aşı bazlı tedavilerin belirlenmesidir. Özlem Türeci, 2001 yılında Mainz, Almanya’da bulunan GANYMED Pharmaceuticals AG’yi kurdu ve Kasım 2008’den bu yana Genel Müdürlük görevini yürütmekte ve Başhekimi olarak görev yapmaktadır.
Tümör antijenlerinin karakterizasyonu için SEREX teknolojisini geliştiren Türeci, 1995 yılında Alman Hematoloji ve Onkoloji Derneği Vincenz Czerny Ödülü ve 1997’de University Saarland’ın Calogero Pagliarello Araştırma Ödülü’nü kazandı.
Bu yazımda adını unuttuğum ya da hiç bilmediğimiz bilemediğimiz binlercesi ve o binlerce isimsiz kahraman...
Sadece Hekimlerimiz de değil üstelik canını dişine takıp ailesini görmeden bu Pandemi ile savaşırken bize hayat veren tüm isimsiz kahramanlarımız olan sağlık personelimiz vatan size minnettar.
İşte şimdi bu yaşımda beni Türk hekimlerine emanet ediniz sözünü çok daha iyi anlıyorum.
“Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.”
Mustafa Kemal Atatürk
Ayrıca Plastik cerrahide dünyaya adını altın harflerle yazdırmış olan Kendi aile hekimimiz Profesör Doktor Ahmet Seyhan hocama da saygı ve selam ile ...
Sevgiler
F. K.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.