Şefika Değirmenci
İSTASYON
Saat alacakaranlığın içinde,
Bir istasyon ki ne köhne!
Unutulmuşların yeri gibi.
Bir kadın ağlamaklı,
Bir köşede beklemekte.
Elinde bir mendil,
Eli bir yüzüne gidiyor, bir cebine.
Sağında koca bir valiz,
Bir eli ile de sıkıca tutuyor onu,
Tedirgin, korkmuş,ürkek tavırlar içinde.
Arada başını kaldırıp; donuk donuk
bakışlarla bakınıyor etrafına.
Beresininin iki yanından
salınan siyah saçları,
arasında gizlenmiş akları.
Rüzgar estikçe;
Yeşil mantosuna sarılıyor iyice.
Arada istasyon bekçisinin
acı acı çalan düdüğünün sesi,
hoplatıyor insanın yüreğini.
Raylar titriyor inceden ince bir sesle.
Tren yaklaştığını belli edince,
Varıyor istasyona tüm heybetiyle;
Bekçi yine çınlatıyor ortalığı düdük sesiyle.
"Yolcu kalmasın, kimse kalmasın" tekrar
Tekrar bunu söylüyor.
Yeşil mantolu kadın toplanıyor.
Ayağını trenin ilk basamağına atınca;
Dönüp arkasına bakıyor.
Mahsunlukla başını yere eğip;
trene biniyor..
Vagon camının kenarından bakar iken;
son bir kez boş istasyona,
Nemli gözlerinin izi kalıyor
alacakaranlıkta!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.