Bugün ki yazında Nasrettin Hoca’nın göle yoğurt çalma hikâyesini anlatacağım.

Tamam, hepiniz binlerce kez duydunuz bu hikâyeyi ama bir de benden dinleyin bakın, günümüzde 2020’li yılların Nasrettin Hocası nasıl oluyor, gölü nasıl oluyor, yoğurdu nasıl çalışıyor?

Bundan yıllar yıllar önce yanı tam 7 yıl önce, dönemin Nasrettin Hocası Karabağlar Belediye Başkanı Sıtkı Kürüm, Uzundere’de bir göl bulur.

Gölün kenarına gelir, genişliğine bakar ve buraya ‘Uzundere Rekreasyon Alanı’ kurmaya karar verir.

İlçenin nüfus olarak en yoğun olduğu yer, ulaşımın en yoğun şekilde olduğu alandır.

Göle yoğurdu çalar ve tutmasını bekler.

Aradan yıllar yıllar geçer, o Nasrettin Hoca gider, yerine kalpağını giymese de bir başka Nasrettin Hoca gelir.

Karabağlar Belediye Başkanı Muhittin Selvitopu.

Kendisinden önce göle yoğurt çalanın yoğurdu ekşi der ama o da göle yeniden yoğurt çalmaya başlar.

Göle, önce kültür merkezi yapalım der, sonra kütüphane yapalım der, sonra rekreasyon alanını yeniden dizayn edelim der, yoğurdu çalmaya başlar.

‘Ya tutarsa’ diye.

‘Yoğurt ekşi’ diyenlere de, ‘Benden önceki hoca çalmış ne yapayım’ demekten de alıkoyamaz kendini.

Derken o göle çalınan, o yoğurt yine ekşime yapar.

Kime ne yoğurdu görmek ister, ne de yemek.

Derken, ikinci defa gölün kenarına gelen Nasrettin Hoca, bir deneme daha yapmak ister. 7 yıldır denediği gibi. Bu kez orasını çocukların kullanacağı bir kültür ve sanat merkezi yapmak ister. Yine yoğurdu çalar.

‘Ya tutarsa’ diye.

Vatandaşın sütü (para) bol nasılsa, arada bir yoğurt çalıp, gölün yoğurt tutması ihtimalini hep dener.

Ama bilmez ki Nasrettin Hoca, gölü bilen yok, yolunu gören yok, gidip de mutlu dönebilen yok.

O göle yoğurt değil, bal çalsanız ne çare!

Karabağlar Belediye Başkanlığını seçildiğiniz için bırakmanız mümkün değil onu demokrasi kuralları gereği biliyoruz.

Ama vatandaşa daha fazla zararınız olmamaya bağlı olarak bir faydanız olsun Nasrettin Hocalığı bırakın!